Değişim, her zaman dünyamızın bir gerçeğiydi ancak hiç bu kadar hızlı ve çabuk değiştiği zamanlar yaşamamıştık. Eskiden on yıllar içerisinde yaşanan gelişmeler günümüzde aylar hatta haftalar seviyesinde gerçekleşiyor.
İş dünyası için de değişen dünyaya adaptasyon ve inovasyon yaratabilme, başarı için olmazsa olmaz yetkinliklerden birisi haline geldi. Maalesef tüm şirketler yeniliğe uyum sağlayamıyor ve bunu yapamayanlar önemli sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyor..
Bu yazıda, büyük şirketler için inovasyonun önemini keşfedecek ve yeniliğe uyum sağlayamayan şirketlere örnekler vereceğiz. Ayrıca büyük organizasyonların başarıyla yeniliğe uyum sağlamaları için bazı ipuçları sunacağız.
İnovasyon, yeni bir şey oluşturma, var olan bir şeyi iyileştirme, sorunları çözmek veya müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için yeni fikirler ve teknolojiler uygulama sürecidir. Yeni ürünler ve hizmetlerin geliştirilmesinden yeni süreçlerin ve sistemlerin uygulanmasına kadar birçok şekilde ortaya çıkabilir.
Şirketler sürekli inovasyonlar yaparak, ürün ve hizmetlerini iyileştirebilir, yeni müşteriler çekebilir ve mevcut müşterileri elde tutabilirler. Ayrıca, maliyetleri azaltabilir, verimliliği artırabilir ve yeni gelir kaynakları oluşturabilirler.
Gelin yenilenen ve değişen dünyaya adapte olamadığı için pazar paylarını rakiplerine kaptıran bazı şirketleri inceleyelim.
DC Comics vs Marvel
Marvel ve DC dünyanın en büyük çizgi roman yayıncılarından ikisidir. Süpermen ve Batman gibi ikonik karakterlere sahip olan DC Comics 1990'larda piyasada baskın bir konumdaydı.
Ancak, Marvel, sosyal medya ve gelişen çekim teknolojileri ile sinema/video alanına artan ilgiyi doğru tespit etti. Daha karmaşık hikayeler sunarak, daha genç izleyicilere hitap ederek ve filmler ve TV şovları aracılığıyla evrenini genişleterek, değişen piyasaya uyum sağladı. Bu arada, DC aynı derecede uyum sağlayamadı, karakterlerini post-modern dünyaya adapte etmekte geç kaldı, daha yaşlı izleyicilere seslenmeyi tercih etti ve popülerlikleri düştü.
BlackBerry vs iPhone
2000'lerin başında, BlackBerry iş profesyonelleri arasında güçlü bir takipçi kitlesine sahip olan akıllı telefon pazarının hakim oyuncularından biriydi. Ancak, şirket iPhone'un ve uygulama ekonomisinin yükselişine uyum sağlayamadı. iPhone, dokunmatik arayüz, şık tasarım ve geniş bir uygulama yelpazesi sunarken, BlackBerry fiziksel klavyelere ve sınırlı uygulama seçeneklerine güvenmeye devam etti. Sonuç olarak, BlackBerry pazar payını ve akıllı telefon endüstrisinde önde gelen konumunu kaybetti.
Internet Explorer vs Chrome
İnternetin ilk günlerinde, Microsoft'un Internet Explorer tarayıcısı Windows işletim sisteminin varsayılan tarayıcısı olması sebebiyle baskındı. Ancak, internet geliştikçe, Internet Explorer, HTML5 ve JavaScript gibi web teknolojisindeki yeniliklere ayak uydurmakta zorlandı.. Bu arada, Google'ın Chrome tarayıcısı daha hızlı gezinme hızları, daha iyi güvenlik ve yeni web teknolojilerine destek sundu. Chrome eklentileri ile komünite ve yeni hizmetler yaratma açısından iyi bir iş çıkardı. Sonuç olarak, Chrome, dünyanın en popüler tarayıcısı olarak Internet Explorer'ı geride bıraktı.
Bu şirketler gibi olmamak için izlenebilecek taktiklerden bazıları:
İnovasyon kültürünü benimsemek: Şirketler, çalışanlarına yaratıcı düşünmeye teşvik etmeli ve yeni fikirlere açık olmalıdır. Hata yapmanın, öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu kabul etmek ve tüm çalışanların çekinmeden fikirlerini anlatabileceği ortamlar yaratmak burada çok önemli olacaktır. Einstein’ın dediği gibi: “Bir fikir ilk başta saçma gelmiyorsa, ondan ümit yok demektir.”
Proaktif olmak: Şirketler, sektörlerini etkileyebilecek yeni teknolojileri ve trendleri belirlemede proaktif olmalıdır. Dünyada yaşanan gelişmeleri takip etmek, sadece kendi sektörünüzü veya rakiplerinizi değil, müşterilerini memnun eden yenilikçi başka firmaların yaptığı işleri de dikkatle incelemek ve onları kendi işlerinize nasıl uyarlayabileceğinizi düşünmek iyi bir fikir olabilir.
Start-up'larla işbirliği yapmak: Şirketler, yeni teknolojileri ve fikirleri kullanmak için start-up'larla işbirliği yapabilir ve onların halihazırda getirdiği yeniliklerden faydalanabilirler. Büyük şirketlerin kendi içlerinde start-up ruhunu teşvik etmeleri, hatta kendi kadroları içerisinden yeri girişimler çıkartmaları son zamanlarda artan bir trend olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, işlerinizi nasıl daha iyi, daha farklı yapabileceğinizi düşünmek için zor günlerin gelmesini beklemek uygulanabilecek en kötü stratejilerden birisi. Vakit kaybetmeden nasıl daha iyi, daha yeni ve daha verimli işler ortaya koyabileceğinizi düşünmeniz, düşünmekle yetinmeyip bu çıktıları sağlayabilecek ortamları yaratmaya başlamanız gerekiyor. Bugünün başarılı şirketleri, bunu yapmaya dün başlamıştı, yarının başarılı şirketleri ise bugün bir yerlerde bu işe kafa yoruyor, peki siz bu konuda ne yapıyorsunuz?