1950’li yıllarda bir annenin Barbara isimli kızından esinlenerek tasarladığı ilk Barbie bebek Mattel adındaki bir oyuncak şirketi tarafından markalaştırıldı ve 1990’lardan beri de en çok satan oyuncakların başında geliyor. Ancak Barbie’nin başarısı hiçbir zaman sadece onun en sevilen oyuncak olmasından kaynaklanmadı. Henüz küresel pazarlama çılgınlığının tam anlamıyla başladığını söyleyemeyeceğimiz zamanlarda bile Barbie diğer şirketlerle en çok iş birliği yapan markaların başını çekiyordu. Öyle ki, hepimiz mutlaka orijinal Barbie logolu kıyafet, yorgan, yastık, çanta, kalem, suluk, çadır, telefon kılıfı ve hatta çöp kutusu bile görmüşüzdür. Saymakla bitiremeyeceğimiz yüzlerce iş birliğinin ardından dev bütçeli bir Barbie filmine, dahası onun yepyeni pazarlama yöntemlerine hazır mıyız?
60 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Barbie, pembe gibi çok sembol bir renk ile bütünleşmeyi başarırken filmin tanıtım sürecinde de tüm dünya pembeye hiç olmadığı kadar maruz kaldı. Öyle ki, dünya çapında pembe kıtlığı yaşandı. Pamuk Prenses ve Küçük Kadınlar gibi masalları beyaz perdeye taşımasıyla bilinen yönetmen Greta Gerwig bu durumu "Pembelerin çok parlak olmasını ve her şeyin çok fazla olmasını istedim" şeklinde açıkladı. Yapım tasarımcısı Sarah Greenwood, Barbie’nin orijinal logosunda da kullanılan o meşhur pembe rengini Rosco şirketinde buldu ve setin hazırlanması sırasında kullanılan Rosco boyalarındaki pembenin floresan tonunda uluslararası bir kıtlık meydana geldiği ifade edildi. Çocuksuluğu korumak için bunu tercih ettiğini belirten yönetmen set için "otantik bir yapaylık" hissiyatı yaratmak istediğini, bilgisayar tabanlı bir görünüm yerine gökyüzü ve dağların elle boyanmış bir fonunu kullandıklarını da ekledi.
Uzunca bir süredir gündemimizde olan ve baktığımız her yeri pembeye boyayan Barbie filmi bugün itibariyle tüm dünyada vizyona girdi. Zaten hali hazırda yüzlerce markayla iş birliğine sahip olan Barbie’nin filminin de çıkacak olması tüm dünyada fazlasıyla konuşuluyorken filmin vizyona girişi öncesi Barbie’nin sahibi olan oyuncak firması Mattel yüzden fazla markayla yeni iş birliklerine imza attı. Moda devi Balmain’le ortak koleksiyon çıkarmaktan Burger King’lerde servis edilmeye başlanan pembe soslu hamburgerlere kadar geniş bir yelpazede iş birliklerine imza atan pazarlama ekibi, hedef kitlesini hiç alışkın olmadığımız kadar genişletmiş durumda. Hatta bu yazıyı okuduktan sonra "Neymiş bu Barbie?" diyerek Google'a Barbie yazmaya kalkarsanız logosu pembeye boyanmış ve havai fişekler patlayan bir Google arayüzü ile karşılaşmış olacaksınız.
Barbie’nin bu yeni nesil pazarlama stratejisi eleştirmenleri ikiye bölmeye başladı bile. Bir kesim, geniş yelpazeye yayılan bu iş birliklerini ve tanıtımları antipatik bulurken bir kesim de pazarlama kanallarına inovatif bir bakış açısı getirildiğini savunuyor. Peki bu yeni nesil tanıtımların gişede çuvallayacağını söyleyen ve filmin pazarlama kampanyasının tamamını bir çeşit "pembe zehirlenmesi" olarak tanımlayan eleştirmenler haklı çıkacak mı? Usta yönetmen Christopher Nolan'ın merakla beklenen ve ön gösterimlerde bile IMDB'de 9 puanı yakalayan yeni filmi Oppenheimer ile aynı gün vizyona giren Barbie tüm bu emeklerin karşılığını verebilecek mi?
Vizyona bugün giren bu iki film kısa bir süre içinde bu soruların cevabını verecek gibi görünüyor. Ancak Barbie filmi için gişede sağlanacak başarı daha kritik bir yerde konumlanıyor. Filmin çekimlerinin başladığı günden bu yana tanıtımı için hep daha inovatif yöntemlere başvuran pazarlama ekibinin başarılı olması halinde Barbie ile beraber daha birçok oyuncak markasının çatı şirketi olan Mattel Films, yepyeni bir sinematik evrenin kapısını açmaya hazırlanacak. Eğer Barbie ile beklenen başarı yakalanırsa henüz geliştirme aşamasında olan 45 ayrı oyuncak hikayesinin Mattel Films imzasıyla beyaz perdeye taşınacağı geçtiğimiz günlerde yapım şirketi tarafından açıklandı.
Filmin konusu Barbie'nin kendi fantastik evreninden çıkıp kusurlarıyla yüzleşmesini odak noktasına alırken Barbie'ye hayat veren Margot Robbie ve yapım ekibi gerçek hayatta bu yüzleşmenin altından başarıyla kalkabilecek mi? Hep birlikte izleyip göreceğiz.
