Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni uygulanabilir hale getirmeyi hedefleyen Paris İklim Anlaşması iklim krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin bir araya gelerek 2015 yılında Paris'te imzaladığı, 2016'da yürürlüğe giren ve imzacı ülkeleri iklim krizi konusunda ortak hareket etmeye çağıran uluslararası bir anlaşmadır. Temel olarak bu krizle mücadele etmek için yüzey sıcaklığındaki artışı 1,5 derecenin altında tutabilmeyi hedeflemektedir.
Ne bir ülke, ne de bir anlaşmayla bir anda ortadan kalkmayacağını bildiğimiz küresel ölçekteki bu krizle hep birlikte ve süreklilikle mücadele etmemiz gerekiyor. Anlaşmayı imzalayan ülkelerin şimdiye kadarki taahhütlerini tam anlamıyla yerine getirebilmeleri durumunda bile istenilen ölçekte gelişme sağlanamadığı ise bilinen bir gerçek.
CDP’nin yaptığı ve 600 şirketi kapsayan araştırmaya göre Paris İklim Anlaşması’nın yarattığı kolektif bilinç ile beraber iş dünyası bu konuda sorumlu davranmaya ve anlaşmaya katkı sunmaya başladı. Örnek davranış geliştiren şirketler Paris İklim Anlaşması henüz uluslararası bir yasa olarak kabul görmeye başlamadan önce yıllık planlamalarına anlaşmayı operasyonlarına dahil edecek maddeler eklediler.
Araştırma sonuçlarına göre toplam değeri 12 Trilyon Dolar olan 600 tane küresel ölçekteki kurum yıllık planlamalarını bu anlaşmayı uygulamaya ve yaygınlaştırmaya yönelik bir şekilde düzenlemeye başladı. Bu düzenlemeyi uygulayan kurumlar arasında Nike, Nestle, Anglo Amerian, L’Oreal, Iberdrola, BHP Billiton, AkzoNobel, E.ON ve Lufthansa gibi şirketler bulunmaktadır.
Çevre sorunlarında olduğu kadar bunların aşılmasında da en büyük rollerden birisi şirketlere düşüyor. Bu noktada şirketler iklim krizi konusunda üzerine düşen sorumluluğun farkında olmalı ve kendisinden önce bu sorumluluğu almış şirketlerden de dersler çıkarmalı. Özellikle karbon ayak izinin silinmesi noktasında geliştirilecek stratejiler hem şirketlere hem de anlaşmaya imza atan ülkelere örnek olacaktır.