Kurtuluş, TDK’nin açıklamasıyla bir şeyden, bir yerden kurtulma, felah, halas, necat, selamet ve bağımsızlık kazanma olarak tanımlanır. Zorlandığımız anlarda isteriz ki, problemlerimizden bir an önce kurtulalım. Fakat bunun için ne kadar emek harcarız?
Kurtuluş dediğimiz tereyağından kıl çeker gibi olmaz; mücadele, fedakarlık ve zorlanma gerektirir. Dolayısıyla bir ülkeyi kurtarırken, yeni bir fikir bulurken veya hayatınızdaki bir alışkanlıktan kurutulurken elinizi taşın altına koymadan, acı çekmeden ve doğabilecek sorunlara göğüs germeniz gerektiğinin farkında olmadan başarılı olmanız da mümkün değildir. Hiçbir kurtuluş yoktur ki, kolay ve sorunsuz tamamlansın. İşinizi, hayatınızdaki rutinleri veya size zarar veren alışkanlıklarınızı değiştirmek mi istiyorsunuz? O zaman bu kurtuluş mücadelesine hazır olmanız gerek. Aynı Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da milli mücadeleyi başlatarak ülkenin bağımsızlığını planladığında ve bunu tüm zorluklarla birlikte hayata geçirdiği zamanlarda da olduğu gibi.
“Hiçbir engel, ilerlemenin önüne geçemez, ilim insanı uçsuz bucaksız bir serbestlik alanına sokar." Mustafa Kemal Atatürk
Zaman değişse de milli mücadele ve kurtuluş olguları farklı karşıt unsurlar ile karşılaşır, ama pes edilmeden savaşılması gerekir. Atatürk’ün düşüncelerini ve kurtuluş mücadelesini unutmamız mümkün değil. Bu amansız ve bitmek bilmeyen çaba ancak planlı bir yenilikçilik vizyonu ile gerçekleşebilirdi. Şimdi gelin, zamanın ötesindeki yaklaşımlara kısaca bakıp mücadelenin farklı alanlarıyla da düşünelim;
1. Eğitimde İnovasyon:
Eğitim sistemini çağdaşlaştırmak amacıyla kapsamlı reformlar gerçekleştirdi. Okuryazarlık oranını artırmak, bilimsel düşünceyi teşvik etmek ve gençlerin inovasyonla ilgili yeteneklerini geliştirmek için okulların yaygınlaştırılmasını sağladı. 100 yıl geçti ama burada kaydedeceğimiz çok fazla gelişme var.
"Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak ilim ve fen ile olur."
Mustafa Kemal Atatürk
2. Sanayileşme ve Ekonomik İnovasyon:
Türkiye'nin sanayileşmesini hızlandırmak ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için inovasyonu ön plana çıkaran adımlar attı. Kamu kuruluşlarını destekleyerek sanayi sektörünü güçlendirdi, altyapı projelerine önem verdi ve tarımın modernize edilmesi ile ekonomiyi çeşitlendirdi. Böylece Türkiye, inovasyon odaklı bir ekonomik büyüme sürecine adım attı.
"Memleketin zenginleşmesi, ancak ekonomik ve teknolojik kalkınma ile mümkündür."
Mustafa Kemal Atatürk
3. Hukuk ve Toplumsal İnovasyon:
Atatürk, hukuk sisteminin modernizasyonu ve toplumsal dönüşüm için de inovasyonu teşvik etti. Türk Medeni Kanunu gibi çağdaş yasaların kabul edilmesi, hukukun tarafsız ve adil bir şekilde uygulanmasıyla toplumda ilerlemeyi sağladı. Kadın hakları, medeni haklar ve toplumsal eşitlik gibi konularda da şimdilerde gelişmiş ülke olarak tanımlanan ülkelerin de ötesinde yenilikçi düşünceleri destekledi.
"Yeni nesil, düşüncede, fikirde, işte, hukukta, ilimde, her alanda en ileri olmalıdır."
Mustafa Kemal Atatürk
Sonuç olarak geçmişte veya günümüzde mücadelenin şekli, teknolojisi, amacı ve sonucu farklı olsa da değişmemesi gereken yaklaşımlar var. Eğitimin güçlendirilerek yenilikçi düşünmeyi teşvik eden bir yapıda olması, kurum ve girişimlerin kalkınma için el ele vererek dünyada fark yaratacak ürünler, hizmetler ve çözümler geliştirmesi ve son olarak koyulan kurallar ve kanunların herkes için aynı şekilde işlemesi sadece ülkemizi ve bizi değil, gelecek nesillerin de hür ve yenilikçi olmasını sağlayacaktır.